“Kapıyı kilitledim mi?” sorusunu gün içinde 40 kez sorduysanız, belki de bu yazı sizi biraz düşündürecek.
Gündelik hayatta hepimiz zaman zaman takıntılı davranışlar sergileyebiliriz. Ellerimizi fazladan yıkamak, ocağı kontrol etmek ya da bazı sayılara uğur atfetmek gibi. Ama bu davranışlar, hayat kalitenizi düşürecek noktadaysa, Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) ile karşı karşıya olabilirsiniz. Ancak OKB, çoğu kişinin düşündüğünden çok daha karmaşık ve yanlış anlaşılan bir rahatsızlık.
OKB Sadece Temizlik Takıntısı Değildir
Popüler kültür, OKB’yi genellikle aşırı titizlik ve temizlik takıntısıyla özdeşleştirir. Oysa bu bozukluğun birçok farklı yüzü vardır. OKB, obsesyon (takıntılı düşünceler) ve kompulsiyonlardan (tekrarlayıcı davranışlar) oluşur. Örneğin, birinin sürekli kirli olduğunu düşünmesi (obsesyon), tekrar tekrar ellerini yıkamasına (kompulsiyon) neden olabilir. Ama bu herkes için geçerli değildir.
Bazı kişiler “yanlış bir şey söyleme” korkusuyla sosyal ortamlardan uzak durabilir. Diğerleri, sevdiklerine zarar verme düşüncesinden korktuğu için zihninde sürekli dua edebilir. Hatta bazıları, nesnelerin belirli bir düzende durmaması halinde kötü bir şey olacağına inanabilir.
Sadece Takıntı Değil, Yoğun Bir Anksiyete Bozukluğudur
OKB'nin temelinde yüksek düzeyde anksiyete (kaygı) yatar. Obsesyonlar, kişide büyük rahatsızlık ve korku yaratır. Kompulsiyonlar ise bu korkuyu geçici olarak yatıştırmanın bir yoludur. Yani kişi, aslında istemediği halde bu davranışları yapar. Örneğin, birisi kapının kilitli olduğundan emin olsa bile, kontrol etmeye devam eder. Çünkü beyninde "ya değilse?" sesi hiç susmaz.
Kişi Ne Yaptığının Farkındadır
OKB’si olan bireyler, düşüncelerinin ve davranışlarının mantıksız olduğunu çoğunlukla bilir. Ancak bu farkındalık, o düşünceleri durdurmaya yetmez. Bu durum kişinin kendine olan güvenini zedeler ve suçluluk duygusuna yol açabilir. Bu yüzden OKB, sadece dışsal değil, içsel olarak da yıpratıcıdır.
“Sadece Sabret” Demek, Fayda Etmez
OKB yaşayan birine “takma kafana” ya da “düşünmemeye çalış” demek, işe yaramaz. Aksine, bu tarz söylemler kişiyi daha da yalnızlaştırabilir. Çünkü zaten kişi, elinden gelenin fazlasını yapmaya çalışıyordur. Burada önemli olan, destekleyici bir yaklaşım ve gerektiğinde profesyonel yardım almaktır.
Tedavi Mümkün ve Etkilidir
İyi haber şu ki, OKB tedavi edilebilir bir bozukluktur. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), özellikle maruz bırakma ve tepki önleme (ERP) teknikleri, OKB tedavisinde oldukça etkilidir. Bazı durumlarda ilaç tedavisiyle birlikte daha hızlı ve kalıcı sonuçlar elde edilebilir.
Ama belki de en büyük iyileşme, kişinin yalnız olmadığını bilmesiyle başlar.
OKB, herkesin birkaç cümleyle tanımlayabileceği bir şey değil. Gülünç hale getirilecek ya da sadece “hijyen takıntısı” olarak etiketlenecek kadar basit hiç değil. Çünkü bazen sadece bir düğmeye dokunmak, birinin saatlerce süren iç savaşı olabilir. Ve biz dışarıdan sadece “takıntı” görürüz.