MSG, doğal olarak bazı besinlerde bulunan glutamik asitten türetilmiştir. Tükrük salgısını artırarak yiyeceklerin daha cazip hale gelmesini sağlar. 1865 yılında keşfedilen bu madde, zamanla Çin ve Japon mutfağında yaygınlaşmış ve günümüzde Türkiye de dahil olmak üzere birçok ülkede hazır gıda üretiminde kullanılmaktadır.
MSG'nin en yaygın olarak kullanıldığı gıdalar arasında cipsler, hazır et suyu, hazır çorbalar, işlenmiş etler, tavuk ve balık ürünleri ile bazı aromalı yoğurtlar yer almaktadır. Özellikle işlenmiş gıdalarda ve fast food sektöründe tat arttırıcı olarak tercih edilmektedir. Ancak, aşırı tüketiminin sağlık üzerinde çeşitli olumsuz etkileri olabileceği belirlenmiştir. MSG'ye duyarlı kişilerde baş ağrısı, göğüs ağrısı, yüzde kızarıklık, nefes darlığı, ödem ve aşırı terleme gibi reaksiyonlar ortaya çıkabilir. Bu belirtiler, "Çin Restoranı Sendromu" olarak adlandırılan rahatsızlıkla ilişkilendirilmiştir.
Bunun yanı sıra, anne karnındaki bebekler üzerinde de MSG'nin olası zararları araştırılmıştır. Fazla tüketiminin sinir sistemi, retina ve böbreklerde olumsuz etkiler yaratabileceği, ayrıca öğrenme ve bellek fonksiyonlarını zayıflatabileceği öne sürülmektedir. Ayrıca, MSG'nin yiyeceklerin aşırı tüketilmesine yol açarak obezite riskini artırabileceği konusunda bazı bilimsel bulgular mevcuttur.
MSG’nin sağlık üzerindeki etkileri hâlâ bilim dünyasında tartışma konusu olmaya devam etmektedir. Ancak, potansiyel zararları göz önüne alındığında, tüketiminin sınırlandırılması önerilmektedir. Özellikle yüksek tansiyon ve böbrek hastalarının yanı sıra, gelişme çağındaki çocukların da MSG içeren gıdalardan mümkün olduğunca uzak durması gerektiği vurgulanmaktadır.
Türkiye'deki gıda üretiminde MSG kullanımı belirlenen Gıda Kodeksi’ne uygun olsa da, uzun süreli ve düzenli tüketimin olası yan etkiler doğurabileceği unutulmamalıdır. Sağlıklı bir beslenme alışkanlığı kazanmak adına, MSG içeren ürünlerden kaçınılması en iyi seçeneklerden biri olacaktır.